AYIŞIĞI

AYIŞIĞI
fotoğraf için SERDAR YAŞAR'a teşekkürler :)

1 Şubat 2010

yalnızlığın en korkunç hali

cuma gece yarısı oniki buçukta çarpıp kapıyı çıkmanın tadına baktım ,
sevmedim bu tadı hiç sevmedim sağanak yağmurun ardından son damlalarınıda yüzüme çarpan o gökyüzü ayı gizlemiş , bana yürünecek ıslak karanlık sokaklar bırakmıştı
soğuk boş sokaklarda yürüdüm tek başıma gözümde yaşlar kaçtım neyden niye kaçtım bilemedim belkide bu yaşta yaptığım en saçma şeydi ordan fırlayıp kaçmam
bir kavganın sonrasnda hatta sonrası değil tamda ortasında seni eve bırakayım cümlesi ağrıma gitti halbuki 2 saat boyunca hadi kalk beni eve götür diye sayıkladım durdum bu söz ağzından çıkınca neden zorum gitti bilmiyorum belkide kavgayı başlattıktan sonra beklediğim cevabı alamamış olmak çıldırttı beni
yada kaçtım çünkü bir anlık sinirle kendimi sonsuz bir acıya boğabileceğime adım kadar emindim
korktum yürürken ; günü kaptmaya yetişen insanların bakışlarından , gözlerimdeki yaşlardan , yüzüme çarpan yağmur damlalarından , arkamdan gelmezmi acaba düşüncesinden
yalnızlığın en korkuç haline sürükledim şuurumu kaybetmişçesine
ben yürüken arabayla beni arıyodu telefon elimde biyandan bulsun beni diye dua ederken içimden , diğer yandan gelme ben eve gidiyorum diye bağrıyordum o ıssız ve ürkütücü sokakta ne büyük bir aptallık yaptğımın farkında olmama rağmen geri dönmedim gel beni al korkuyorum diyemedim eve gitmem lazımdı ama ana caddeyi bir bulabilseydim , bir taksiye atlarım diye düşünürken bi yandanda nerde olduğumu anlamaya çalıştım karanlıkta yolumu şaşırdım uzaklaşmaya çalışırken bir elimde sıkıca kavradığım biber gazı yürüdüm yukarıya doğru
ilk defa böyle korktuğumu biliyorum şuan sadece bundan eminim yanıma geldğinde git dedim o saatte millet bize bakıyodu doğal olarak bir yandanda böyle bir şey yaşattığım için utandım belki o arabaya hiç binmezdim sevmeseydim birazda gecenin bi vakti kısmen kaybolduğum sokakta peşimdeyken ne kadar kaçabilirdim ki
konuşmadık pek beni bırakırken işte bir kaç kelam nede olsa kendimizce haklıydık
en çok kim suçlu ???
yada neden hep haklı haksız suçlu suçsuz arıyoruz
yaralanmak istemiyorum evet doğrudur hep yaralıyorum , hep saldırganım kabul
hata hatayı getirir güzel bi akşamı ayrıntılara boğarak kavga çıkartmak kapıyı çarpıp çıkmak hata ama bu hatadan çıkarttığım tek güzel şey cehennmin dibine git dememiş olması
''beni kaybetmekten korkmuyosun'' demiştim çok öncesinde kısa ayrılık sonrasında , ''asıl korkmasaydın böyle uğraşmazdım bu ilişkiyi yürütmek için'' demişti
belkide o haklı
belki ben abartıyorum ufek şeyleri dahi
belki beni seviyor dediği kadar çok
belki yoruyorum bu ilişkiyi
ben sınıra dayamışım her şeyi , sabrın son damlaları , pamuk ipliğine bağlıyım kopup ; kırılıp paramparça olmam an meselesi
ilk buluşmamızda giydiği tişörtü bana vermişti domaniçe giderken ben
tişörtü işten çıkıp direk geldiği için maça , giyecek bişey istedi diye ona götürmüştüm bir kaç ay önce
geri istedim dün kokusu sinmiştir yine sevdiğim kokmuştur
hani olurda gitmek isterse ve kal diyemezsem ona yada kalmak istemezse dediğim halde diye
insan kendini ne kadar hazırlamış olursa olsun ayrılığa yalan
yinede aslında o ayrılık onun içinde kaybolacağım bir fırtınam

Hiç yorum yok: